Advertisement 300 X 250

10 Ağustos 2009 Pazartesi

Hesenê Cizîrî

hesengizrawi
Sabah karın ağrısı ile uyandım.Yataktan kalkamadım.Sırt üstü uzanıp gözümü tavana diktim ve öylece bekledim,karın ağrım geçer diye.Yarım saat geçti ama bana mısın demedi,bende içimden kendime bir not düştüm : "Ez nexweşîm"-ben hastayım- ..

Hasta olunduğunda bazı alışkanlıklar değişir,bazı yeni şeyler edinilir ve sonradan hobi haline getirilir.Aklıma hemen Julio Iglesias geliyor,futbolcu idi ve sakatlanıp hastaneye düştüğünde gitarı eline aldı,şimdi onu ve futbolu yan yana hatırlayan var mı? MFÖ'nün Fuat'da yanılmıyorsam hasta iken başladığı maket uçak işinde şuan başarıılı bir isim..Tabi benim öyle bir derdim yok ben evdeyim ve uzanmışım,geçmesini bekliyorum ağrımın..

Benimde yatağa düşme zamanlarında müziğe olan ilgim artıyor,müzik benim için çok daha anlamlı hale geliyor..Hele ki parçaların frekansı o anki ruhumu yakalıyorsa,bu benim için tedavilerin en büyüğüdür.Ameliyattanda ötedir..

İşte böyle anlarımda bir parça var ki;ben ona bitiyorum.Sevgili Hesenê Cizîrî'nin sesi ve "ez nexweşîm" parçası..Parça her ne kadar aşksal bir hastalığa atıfta bulunuyorsa da Hesenê Cizîrî'nin girişte söylediği "ez nexweşîm" öle bir söylem ve öyle bir derindir ki komaya giresiniz gelir.Sesi sizi üzer,ağlatır;çünkü kendisi bunu çok içten söylüyor severek söylüyor.Zamanında bağdat radyosundan onu ilk dinleyenler "ez kevokum'un hızlı ritimleri ardından bunu duyunca en az benim kadar karın ağrısı çekmişlerdir.Bir kuşak onu tanıyarak ve hayranlıkla,bir kuşakta onu bilmeden sevdi,sabah sabah dinledikleri Elîkê Betê, Bavê Seyro,Evdalim, Metran Îsa, Wey Lo lo, Ez Nexweşim, Bilbilo, Koçerê,Kevok im lêlê, Bejna keçikê, Nazliyê wey Nazliyê vb. şarkıları ile.

Sayıklıyorum "Gewra minê mîn go ez nexweşîm / de were ser mîn " ve bu büyük sesin gizemini anlamaya çalışıyorun.Aklıma Evdilê Koçer'in onun hakkında söyledikleri geliyor.Sahi ne diyordu? "Onu dinlediğim zaman kürtlüğümü seviyorum,ben hastayım parçasını dinlediğim de deli oluyorum,çöllere düşecek kadar deli.." sonra ekliyordu sevgili Koçer "filozoflar der ki;bir ülkenin kanunlarını müzisyenler koyar".Dengbêjler söz ustalarıdır ve sözleri de aslında kanun kladar değerlidir.Hesenê Cizîrî' de kanunlarını söylemişti kendi icra ettiği onlarca stran ile.

Platon'un ideal devlet ütopyasında da müzik yerini alır ve müziği devletin en büyük görevleri arasında sayar.Çarpıcı değilmidir bu? Kendisi devam eder;madem devletin en büyük görevi halkını erdem ve huzura göre yetiştirmektir o halde beden için nasıl ki idman bu işin ilacı ise ruh içinde müziktir.Bunun başka yolu yoktur der Platon.

Hesenê Cizîrî de ruha iyi geliyor pek çok çağdaşı gibi. "Aman aman koçerê" dediğinde de "ez evdalim" dediğin de.Sesinin ve kürtçesinin duruluğu,güzelliği nağmeler arasında akıp gidiyor.Kürt Kültür Enstitüsü'nün Duhok şubesi,klasik kürt müziğinin duayenlerini tek tek derleme çalışmaları kapsamında bu büyük sese de el atmıştı ve 5 cd'lik,yaklaşık 60 parça ile sevenlerine sunmuştu.Kendisinin kısa hayat hikayesi de burada sunuluyor.Aktarmak gerekirse "1917 yılında Cizre'de doğan Hesenê Cizîrî, ailesinin ekonomik koşullarından dolayı Zaxo'ya göç eder. Ailesinin yaşadığı ekonomik sorunlar nedeniyle Cizîrî çocuk yaşta farklı işlerde çalışmaya başlar. Önce bir kalaycının yanında çırak olarak çalışan Hesen Cizîrî, bu sırada dolaştığı köylerde ezgiler söyler. Yaşadığı ortamdan, zorluklardan dolayı daha 10 yaşındayken Cizîrî'nin gözlerinin feri sönmeye başlar ve birkaç sene sonra tamamen gözlerini kaybeder. 1941 yılı Cizîrî için bir dönüm noktasıdır. Çünkü artık Bağdat Radyosu'nda Kürtçe şarkılar söyler. 1961 yılında Bağdatlı bir kadınla evlenen Cizîrî, iki kız ve bir oğlu olur; 1976 yılında tekrar Zaxo'ya döner ve ömrünün sonuna kadar orda kalır. Hesen Cizîrî, 'Kevokim', 'Metran ësa', 'Kevokim', 'Ez nexweşim', 'Nazliyê wey Nazliyê', 'Elîkê Betê', 'Evdal', 'Bilbilo', 'Koçerê', 'Bejna keçikê' gibi ve daha onlarca unutulmaz ezgiye imza atar. Cizîrî söyler ezgilerini, Kürt sanatına bir şeyler katmaya çalışır ama hep sahipsizdir ve sahipsiz ölür birçok Kürt sanatçı gibi. 1983'ün Ağustos'unda hayata gözlerini yuman Cizîrî ardından onlarca ezgi bırakır."...

Evet malesef sonları genel itibari ile hüzünlüdür büyük kürt seslerinin.Seslerin şahı olarak kabul eidlen Şakiro, İzmir'de açlıktan 95 yılında vefat etti.Adını bilmediğimiz onlarca ses sefalet içinde aramızdan ayrıldı.Sahip çıkılmadı.Hesenê Cizirî'de bunlardan biridir.Salihê Kevirbîrî'nin bir yazısında okumuştum.Üstad Cizîrî,Zaxo’da vefat ettiğinde, evinde üç gün zorunlu bekletilmiş.Çünkü sahibi yok.

Asıl şaşırtıcı olan ise bunca yoksulluk ve rezalet içinde nasıl olurda böyle parçalar yaptığıdır,yaptıklarıdır,yapabildikleridir.Bir gün bunu anladğımızda,Dengbêjlerin ve klasik kürt müziğinin de sırrını anlamış olacağız..

Ve benim hala karnım ağırıyor,sırf en nexweşîm'i dinlemek,yatakta kıvranmak için hep ağırsın,pekte umrumda değil!




2 yorum:

Unknown dedi ki...

Rahmetli Hesenê Cizîrî eşinden ayrıldıktan sonra tek başına Zaxo'ya döner ve orada bir otel odasında vefat eder. Kimse sahip çıkmadığı için cenazesi belediye tarafından kaldırılır.
Beşir Ant

Unknown dedi ki...

Tamam olarak bilmiyorum ama Cizre Şırnak gabar dağı meydin köyü yani seslice köyü olarak akrabaları ve Silopi'de bulunan yeğenleri var ve orada Şırnak'ta bulunan yeğenleri var belli bir zamanda para basıp ve o zamanlarda kullanılan para birimi aynısını yapıyor ve o yönet bunu duyup oda firar ediyor Irak bölgesel yönetimi kaçıyor öyle divanlar da duydum ruhu şad olsun inşallah