Advertisement 300 X 250

20 Ağustos 2009 Perşembe

Obama’nın Kürt açılımını desteklemeli miyiz?

Tatil Sezonuna fırtına gibi başlayan Erdoğan ve yandaşları – Kürt açılımı- adı altında gündemi meşgul etmekle birlikte, U şeklinde bir dönüş yaparak : ‘DTP ile görüşmem,İmralı’yı muhatap almam,ya sev ya da terk et.. ben bunu ,şunu yapmam ’..gibi söylevlerinin arkasında durmayarak , tabiri caizse ‘tükürdüğünü yalama’ girişiminde bulundu, bulunuyor..
Haliyle bu açılım karşısında Kürt vatandaşı olaraktan; şaşırıyor, yadırgıyor, aklımıza birtakım sorular geliyor, yer yer rüyalarımıza giriyor ; neden 25 yıllık savaş 25. Yılında bitiyor? Neden bu açılımlara ordu ses çıkarmıyor? Yoksa başka bir asimile tabanı mı oluşturulmakta? Sanatçıların, yazarların inanılmaz gayretleri neden? MHP-CHP’nin direnme çabası neden ? Her şey geçtik, yoksa Erdoğan bir Kürt sever mi oldu? gibi sorular , tarafımızdan cevap beklesede Kendi açımızdan soruların bir kısmına cevap bulmaya çalıştık:
Obama’nın Yeni Projesinde, Kürt süreci
Türkiye’nin geneline baktığımız da en ufak bir sorunda hemen ABD parmağı aranır.Haksız da sayılmazlar ,zira tespitimiz de bunu destekler nitelikte ; takip ediyorsanız, ABD yakın süreçte Irak’tan askerlerini çekme politikasının devreye gireceğini belirtti. Artık, Ortadoğu’dan deyim yerindeyse ‘nemalanma dönemi’ başlayacaktır. Yani ABD artık (yakıp-yıkma )savaş politikasını bırakıp, petrol ve sermaye şirketlerini bölgede konuşturacak ve sömürecek tir! ..
Petrol boru hatları,askeri-sivil üsler ve sermayeyi konuşturarak, katkı sağlayacak olan Türkiye devleti olsun , Irak yönetimi olsun, bölgesel Kürt yönetimi olsun velhasıl nasıl tanımlamak isterseniz bu bölgede ; olası bir çatışma, dengeyi bozacak –istikrarı zedeleyecek- tüm engellerin bir an önce çözüme kavuşması projesi de diyebiliriz..
işte burada şu sorunun cevabını alabilirsiniz; Erdoğan ve Türk basının destekli ‘Kürt açılımı’ çalışmalarının bir ve baş nedeni , ABD ‘nin ; ‘derhal, Kürt sorununu çözün ! ilerde tehdit unsuru olarak karşıma çıkmayınız ‘ dır..Bu iki cümle 25 yıldır süren savaşın sonuna geldiğinin bariz bir açıklamasıdır..
MHP-CHP çıkmazı
Keza görünürde süreci baltalamak isteyen , iki Türkiye partisini de görmek mümkün..Bunların sorunları ne olabilir? sorusunu yönelttiğimiz de ; öteden beri varlığını koruma içgüdüsü olarakta adlandırabiliriz..
CHP şimdilerde hangi tabanı koruduğunu, neyi savunduğunu bilmeyen 70 yaş bunalımı geçiren bir parti imajından ödün vermemekte ısrarcı gibi gözükse de ; sadece parti kolundaki sarı saçlı, kırmızı ojeli hatunları ve anlamsız laiklik propagandası zihniyetini elde koz olarak tutarak ,bu kesimi kaybetmeme çabası içindedir…önümüzdeki seçim sürecine bir nevi hazırlık yapmaktadır..
MHP ise , genel başkan seçme kriziyle boğuştuğundan, seçmen tabanını da unutmamak gerektiğini hatırlamış olmalı ki varlığını, gereksiz beylik laflarla süründürebileceği umudunu taşımaktadır. Bu açılım sürecinde milliyetçilik olgusunun peşinden koşmakta ısrarlı ,içi boş faşizan sembolü olarak kalma niyetindedir..
Her iki partide, kendini dışa kapalı bir dünya literatürüyle beslemekle birlikte sağ ve sol çıkmazı ile sonlarını hazırlamakla meşgul olduğundan bu sürece katkı sağlayamayacaklarını dile getirmektedirler.
TSK ’nın Sessizliği
Lorna’nın sessizliği imajına bürünen TSK’ dan ses seda çıkmamasını bir çok neden bağlayabiliriz…
Ergenekon örgütünün, yuvalarından tek sıra halinde çıkan karınca ordusu gibi her gün bir ast-üst devasa rütbeli furyanın, polisler tarafından eli kelepçelenip götürülmesi ,Taraf gzt.’sinin TSK kaynaklı Erdoğan’ı bitirme planlarını yayınlaması , bolluk-bereketin simgesi topraklarımızdan silahlar fış-kır-ma-sı ..gibi nedenler olmasını çok isterdik.. ”lakin bunlara tavır koyamayacak ,karizmadan yoksun bir orduya sahibiz.Sürecin bu aşamasında Obama’nın paketin de TSK ‘nın sürece dahil olması ters olduğundan, bir süreliğine Kışlasına geri gönderilmiştir..Geçmişteki yaptıkları devasa hataların peşine düşerek, yeniden halkın sempatisini kazanma gibi gayri meşru projenin de peşinde olmaları kuvvetle muhtemel gibide diyebiliriz..
DTP korosu
Bu sürece katkı sağlamak için elinden geleni yapmaya çalışan destek partisi,muhatap parti, PKK tabanlı parti, mi denilmesi lazım mı bir kenara bırakıp..
Sevgili Ahmet Türk’ün ılımlı , Emine Ayna’nın keskin , Aysel Tuğluk’un orta yollu çok sesliliği bir kenara bırakıp ,ortak bir düşünce etrafından seslerini yükseltmeleri gerekmektedir..Aksi halde bu süreçte ; yalnız ve yalnız Kürt partisi olarak kalacaklardır..Kısa süre sonra eksikliklerini aşamama-yenileyememekle kendini çöküşünü hazırlayacak ve hızlandıracaklardır..
Yeniden ABD ve Erdoğan ilişkisine dönecek olursak , kimimiz işkillenip ,temkinli olma hakkını kullanabilir ve ABD’ nin Türkiye devleti üzerindeki hegamonik iktidarına da inanmak istemeyebilir..Yine de sürecin bu safhaya gelmesini ABD’nin isteği ile olduğu gerçeğini değiştirmez..Keza Ortadoğu politikasını yönlendiren tek dış gücün ABD olduğu gerçeğini de bu sürecin buralara gelmesini destekler niteliktedir..

Hiç yorum yok: