Advertisement 300 X 250

27 Ağustos 2009 Perşembe

Komünizm

bugün biraz daha farklı şeylere değinmek istedim. evvelden yazmış olduğum bir yazıyı sizlerle paylaşayım dedim. hoş biz kürtlerin pek gündemi değildir böylesi felsefik ve sofistike konular ama ben yine de marksizm ve komünizm mantalitesinin çok iyi irdelenmesi gerektiğini düşünüyorum.
şöyle Apê Marx’ı divanın baş köşesine oturtayım:)
komünizm, marx ve engels‘e göre proleter diktatörlüğünden politik iktisai ve toplumsal bakımından farklarla belirecektir.
3 aşamalı irdelersek bunlar:
1. devletin kendiliğinden yok olması2. iktisadi ilkeler3. toplumsal değişme
şimdi tek tek irdeleyelim bakalım nedir ne değildir, ki kafalardaki bulutsu düşünce, güneş ışıklarıyla oluşan bir berraklığa dönüşsün.
1. devletin kendiliğinden yok olması

bilindiği üzre marx ve engels devlet olgusuna karşıdırlar. engels, devleti, “tabii olmayan, toplumun çözmeye yetersiz kaldığı, çatışmalara düştüğü zaman ortaya çıkan bir kurum” olarak niteler. devlet sınıf çatışması sonucu doğduğu için, sınıfsız toplumda kendiliğinden ortadan kalkacaktır. devletin kendiliğinden yok olması, kamu görevlerinin politik niteliğini kaybedip, gerçek toplum yararının gözleyicisi, idari fonksiyonların gerçekleştiricisi halinme gelmesi demektir. marx da aynı görüştedir; devleti “burjuvazinin yönetim kurulu” sayar. devletin, bir sınıfın* bir başka sınıfı* baskı altında tutma aracından başka birşey olmadığını söyler.
komünizm aşamasında devletin yerini komünler alacak, toplum komünler federasyonu haline gelecektir.*
peki devletin olmadığı bir toplumda ekonomi ne yönde hareket edecektir. nasıl işleyecektir. ya da böyle bir şey olacak mıdır?
1. iktisadi ilkeler
birey, devletin yok olması ile politik yabancılaşmadan kurtulduğu gibi, öngörülen komünizmde, iktisadi yabancılaşmadan da kurtulmuş olacaktır.
iktisadi demokrasi, komünlerin, üretimi ihtiyaçlara göre ayarlaması ile belirecektir.**iktisadi plan, “aşağıdan yukarıya doğru“, komünler arasında hazırlanacaktır. üretim, planlı toplumun denetimine girince, malların piyasa fiyatı, değerine eşitlenecektir. kar amaçlı üretim diye bir şey olmayacak, sadece ihtiyaca göre üretim yapılacaktır. yani, komünist toplumda üretim, kapitalizmden farklı olarak kar için değil, toplumsal ihtiyaçların karşılanması için yapılacaktır. özgür kişilerin, ortaklaşa sahip oldukları üretim araçlarıyla çalıştıkları bu toplumda, robinson crusoe‘un çalışma şartları, neredeyse aynıyla tekrarlanmaktadır. ama arada bir fark vardır. crusoe kendi kişisel ihtiyaçları için çalıştığı halde, komünist toplumda bu çalışma toplumsal ihtiyaca yöneliktir.

kapitalist toplum, marksizmin iddiasına göre, üretim fiyatlarının değeri yansıtması dolayısıyla, akılcılık ilkesine aykırıdır. oysa komünist toplumlarda,emek-değer teorisi işler hale gelecek, toplum çapında akılcılık ilkesi gerçekleşmiş olacaktır. emek-zamanın toplumsal yönelişi, iki işlevi yerine getirecektir: toplumun ihtiyacı olan alanlara emeği yöneltmek ve her emekçinin topluma katkısını üretime hazır ürün içindeki payını ölçmek.
öngörülen komünist toplumun bölüşüm ilkesine gelince: toplam gayrı safi üründen amortisman***, kapital birikimi, kamu yönetim giderleri, eğitim, sağlık, ve diğer toplumsal tüketim ihtiyaçlarını karşılayacak giderler, işsizlik tazminatları indirildikten sonra, geri kalan fon, toplum bireyleri arasında bölüşüme hazırdır. komünist toplumun ileri aşamasında, insanlar beraber üretim güçleri de artıp, kolektif servet kaynakları bolluktan taşınca, bölüşüm ilkesi artık çalışma değil “ihtiyaç” olacaktır. bu sonsuz bolluk toplumunda, sadece üretim araçlarında değil, tüketim araçlarında da özel mülkiyet ortadan kalkabilecektir. marx’a göre, burada çalışma ve bölüşüm ilkesi “herkesten yeteneklerine göre, herkesten ihtiyacına göre” formülüyle belirtilebilir.
komünist toplumda değişecek olan bir diğer nokta ise-ki aslında en önemli unsurlardan birisi- toplumsal değişimdir.
3. toplumsal değişim

komünist topluma göre bireyin, devletin yok olmasıyla politik yabancılaşmadan, üretim araçlarının toplumsallaşmasıyla, iktisadi yabancılaşmadan kurtulacağını yukarıda belirtmiştik. ayrıca din kendiliğinden yok olacak****, kadın, sanayide çalışmasıyla ev çerçevesinden kurtulacak, kocasına eşit üretici olacağı için, diğer yabancılaşma kaynakjları da ortadan kalkacaktır. böylece bütün yabancılaştırıcı öğelerden kurtulan insanlık, özgürlük çağına girecektir.
marx, insanları esirleştiren, özgürlüklerini kısıtlayan diğer nedenlerin de komünist toplumda yok olacağını ileri sürmüştür. kişisel çıkarla toplumsal yarar arasında çelişki bulunduğu sürece, işbölümü, kişisel faaliyetleri dar alanlara hapsetmekte, insanı esirleştirmektedir. oysa komünist bir toplumda, daha önce işbölümüyle parçalanan ve esirleişen insan, esirleşmeden kurtulacak, insanın “tekrar birleşerek bütünlüğe kavuşması” mümkün olacaktır. kişi, isrediği bigi bir çalışma alanından bir başka çalışma alanına geçebilecektir. zihni çalışmaya ve el emeğine dayanan iş arasındaki fark ortadan kalkmış, çalışma sadece yaşama için bir araç değil, hayati bir ihtiyaca dönüşmüş olacaktır. dünyanın bütün zenginlikleri, herkese ” dünya piyasası” gibi yabanc bir güce esir olmaktan kurtulduğu zaman açılmış olacak; bütün dünyanın ürünlerinden herkes yararlanabilecektir. kapitalizmde piyasa düzeninin gerçekleştirdiği birleştirme, kendiliğinden doğacaktır.
gülten kazgan’ın iktisadi düşünce veya politik iktisadın evrimi kitabından faydalanılmıştır.

dipnotlar:——————————————————-*bununla ilgili fantazi de olsa ursula k le guin‘in mülksüzler‘den faydalanılabilir. orda böylesi federasyonlardan bahsedilmektedir.**bununla ilgili ise thomas more‘un utopiaadlı kitabı okunabilir.ya da bir üstteki dipnotta da çeşitli unsurlarını bulabilirsiniz bunun.*** yıpranma payı.**** kanımca marx’ın en büyük hatası, din olgusuna gereken özeni göstermemesi idi. devlet-üretim araçları ilişkisini incelerken dinin bunda etkisini “ayfon” olarak geçiştirmesi önemli bir olaydır.çünkü din adamları sadece üretim araçların sahipliğini kullanmamışlar, bunun yanısıra insanları din aracılığıyla da kendilerine esir almışlardır. hoş cilt cilt kitaplar yazmış bir insanın bu kusurunu da doğal karşılamak gerekiyor.

Hiç yorum yok: